Darwinistlerin yanilgilarina göre doğada canlilarin oluşumu için sözde tek bir alternatif vardir: Canlilar milyonlarca yil önce, kör tesadüflerin eseri olarak kendi kendine beliren ilk hücreden türemiş ve zamanla türler, yine tesadüflerin etkisiyle, başka türlere dönüşmüştür. Diğer bir deyişle Darwinizm’in canliliğin oluşumu için ihtiyaç duyduğu şey; tesadüfler, doğa olaylari ve zamandir. Darwinistlere göre yaşam; bu üç “sahte ilah”in biraraya gelmesiyle meydana gelmiştir, dolayisiyla canli varliklarin oluşumunda akil, şuur, bilinç gibi kavramlar söz konusu değildir. (Allah’i tenzih ederiz.)
Buna bağli olarak, şuursuz gelişen milyonlarca yillik bu hayali sürecin fosil kayitlarinda izleri olmalidir. Eğer canlilar başka canlilardan türüyorlarsa, bu türeyişin ara izlerinin fosillerde kalmiş olmasi gerekmektedir. Canlilar eğer son gelişmiş hallerine çeşitli aşamalar sonrasinda geliyorlarsa, bu durumda baliktan sürüngene dönüşen, sürüngenden memeliye dönüşen, memeliden havada uçmaya başlayan sözde ara canlilarin fosillerinin, hayali evrimini tamamlamiş canlilardan çok daha fazla olmasi gerekmektedir. Milyarlarca fosil bulunmali ve hayali evrimin bütün izleri bu fosil kayitlarindan anlaşilmalidir. Evrim teorisinin en önemli delillerinden biri fosil kayitlari olmalidir.
Darwin de bu durumun farkindadir:
Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayisiz ara geçiş çeşitleri mutlaka yaşamiş olmalidir… Bunlarin yaşamiş olduklarinin kanitlari da sadece fosil kalintilari arasinda bulunabilir. 1Fakat fosil kayitlarinin ortaya koyduğu gerçek farklidir.
Yaşayan veya soyu tükenmiş tüm türler arasindaki ara ve geçiş bağlantilarinin sayisi inanilmaz derecede büyük olmalidir. 2
|
DARWIN’İN AKIL VE BİLİM DIŞI FORMÜLÜ
|
| Darwinistlerin mantiğina göre, kaplanlar, tavşanlar, kediler, kelebekler, rengarenk çiçekler, düşünen, akleden, hisseden, tedbir alan, bilimsel gelişmelere imza atan insanlar, sözde bir miktar çamur, yağmurlar, şimşekler, yildirimlar, rüzgarlar gibi doğa olaylariyla biraraya geldiğinde, buna bir de uzun zaman eklendiğinde kendi kendine kör tesadüflerin eseri olarak ortaya çikabilir. Diğer bir deyişle, bugün çevrenizde gördüğünüz tüm canlilik ve sahip olduğumuz medeniyet, sözde çamurun, doğa olaylarinin ve zamanin eseridir. Elbette bu masala, ilkokul çağindaki çocuklarin bile inanmayacaği, komik ve mantik dişi bulacaği açiktir. |
En altta bir fosil araştirmacisi, bir kaya tabakasinin katmanlarindan ayrilma sinirlarini tespit ederken görülmektedir. Bu işlem her bir kaya tabakasinin yapisinin, oluşum sürecinin ve süregelen yer hareketlerinin değerlendirilmesini kapsar. Böylece, fosilin sadece yeri değil, ayni zamanda yaşi da tespit edilmiş olur. |
|
125 milyon yaşindaki örümcek fosili ve günümüzde yaşayan canli örneği
|
Deniz yildizlarinin sözde atasi olacak herhangi bir canliya ait herhangi bir iz bulunamamiştir. Deniz yildizlarinin başka canlilara dönüştüğü de görülmemiştir. Yüz milyonlarca yildir varliklarini devam ettiren deniz yildizlari, eğer Darwinistlerin iddialari doğru olsaydi, çoktan başka deniz canlilarina dönüşmüş olmali, hatta kara canlisi haline gelmeliydiler. Ancak böyle bir dönüşüm hiç yaşanmamiştir. 430 milyon yil yaşindaki bu deniz yildizi fosili, canliliğin kökenine dair tüm evrim iddialarini yerle bir etmiştir. |
Fosillerin oluştuğu ortamlardan biri de amberlerdir. Amber içindeki fosiller, ağaçlardan salgilanan reçinenin canlinin üzerinde donmasi ve canlinin o anki haliyle muhafaza edilmesiyle meydana gelir. 25 milyon yaşindaki bu kanatli karincalar, evrim teorisinin geçersiz olduğunu gösteren örneklerdendir. |
150 yildir yapilan kazi çalişmalari, her defasinda evrime darbe vuran deliller ortaya koymuştur. Bunlardan biri de, yengeçlerin hep yengeç olarak var olduklarini gösteren, bu 50 milyon yaşindaki Monte Baldo, İtalya’da çikarilan yengeç fosilidir. |
Evrimcilerin sözde ilkel bir ortam olduğunu iddia ettikleri dönemlerde de, bugünkü görünümleriyle ve fiziksel yapilariyla ayni olan kompleks canlilar yaşamaktaydi. Yeryüzü on milyonlarca yil önce de son derece estetik, simetrik ve günümüzdeki tüm özelliklerine sahip canlilarla doluydu.57 milyon yil önce yaşamiş olan bu canli, günümüz vaşaklarindan farksizdir. Fosili bulunan yüz binlerce günümüz canlisi gibi, o da hiçbir değişim geçirmemiştir. |
1- Charles Darwin, The Origin of Species, 1 b., s.179
2- Charles Darwin, The Origin of Species, chapter X, s. 234
2- Charles Darwin, The Origin of Species, chapter X, s. 234
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder